top of page
  • Yazarın fotoğrafıSerhan Oralp

Değişim Yönetimi ve Dijitalleşme

Güncelleme tarihi: 6 Ara 2023


Değişim Yönetimi ve Dijitalleşme

Üretici, bayi veya üretim şirketi olmanızdan bağımsız olarak; süreçlerin, pazarların ve endüstrilerin değişim hızı hiçbir zaman bugünkü kadar yüksek olmamıştı. Rekabetçi kalabilmek isteyen hiçbir şirket hızlı gelişmelerden kaçamaz. Ne boyut ne de deneyim, küreselleşmenin ve dijitalleşmenin aşındırıcı etkilerine karşı koruma sağlar.


Şirketler için bu şu anlama gelir: Değişim artık tek seferlik bir olay değil, sürekli bir süreçtir. Sürekli değişmezseniz uzun vadede rekabete ayak uyduramazsınız. Daha önce güçlü olan pazar liderlerinin bazen önemli pazar paylarını yeni, çevik oyunculara kaptırması da bunu gösteriyor. Siz de bu çevik oyunculardan biri olmak istiyorsanız, profesyonel değişim yönetimi ile kendinizi dijital dünyanın zorluklarına hazırlamalısınız.


Değişim Yönetimi Nedir?


Dijitalleşme çağında değişim yönetimi terimi oldukça yaygın bir şekilde kullanılıyor. Ancak değişim süreçleriyle uğraşmak kesinlikle yeni bir yönetim disiplini değildir. Aksine, konu yeni pazarları fethetmek, devrim niteliğindeki teknolojilerin potansiyelinden yararlanmak veya yenilikçi ürünler geliştirmek olduğunda değişim yönetimi son derece önemlidir. Yaklaşık 100 yıldır girişimciler, yöneticiler ve sürece dahil olan diğer kişiler kendilerine aynı soruları soruyor:


  • Kaynaklarımızı nasıl koruyabiliriz?

  • Hangi değişim hızını seçmeliyiz?

  • Tüm çalışanları bir araya getirmeyi nasıl başarabiliriz?

  • İşler başlangıçta planladığımızdan farklı sonuçlanırsa ne yapacağız?

  • Değişime karşı dirençle nasıl başa çıkabiliriz?


Şirketlerde Değişim Yönetimi Neden Önemlidir?


Bu nedenle değişim, ister organizasyonel gelişim, ister personel gelişimi, ister stratejik yönetim ile ilgili olsun, rekabetçi kalmak veya hatta rekabet gücünü daha da artırmak ve pazar payı kazanmak anlamına gelir. Ancak dördüncü sanayi devriminin ardından değişim yönetimine yönelik talepler büyük ölçüde arttı. Değişiklikler neredeyse her gün gerçekleşiyor, bu da şirketlerin iş modellerini değiştirme konusunda sürekli baskıya maruz kaldıkları anlamına geliyor. Çevik optimizasyon süreçleri bu nedenle uzun zamandan beri orta ölçekli şirketlerde bile kurumsal kültürün ayrılmaz bir parçası haline geldi.


Yönetim açısından bu, kuruluşun hizmet verilen pazara hâlâ ne ölçüde uygun olduğunu sürekli olarak kontrol etmeleri gerektiği anlamına gelir. Bu bakımdan modern değişim yönetimi her zaman dijital dönüşümün çerçeve koşullarını esas alır:


  • Küresel rekabet

  • Daha kısa ürün yaşam döngüleri

  • Daha yüksek müşteri beklentileri

  • Kaynak kıtlığı

  • Daha hızlı teknolojik yenilik sıçramaları

  • Ekonomik krizler

  • Yeni iş konseptleri


Değişim Yönetimi ve Dijitalleşme İlişkisi


Dijitalleşme ve modern değişim yönetimi pratikte el ele yürür. Dijitalleşme nedeniyle şirketlerin koşulları her zamankinden daha hızlı değişiyor. Buna göre şirketlerin rekabetçi kalabilmeleri için daha hızlı değişmeleri gerekiyor.


Bu hızlı hareket eden ve belirsiz ortamın bir adı var: VUCA. Kısaltma aslında askeri kullanımdan gelir ve değişkenlik, belirsizlik ve karmaşıklık anlamına gelir:


  • Yarın yeni teknolojiler, yeni rakipler, yeni yasal çerçeveler veya yeni müşteri talepleri işletme faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu temel değişim süreci yeni olmayabilir ancak hızı ve yıkıcılığı şüphesiz yenidir.

  • Dünya önemli ölçüde daha az tahmin edilebilir. Bu durum orta ve uzun vadeli stratejilerin geliştirilmesini daha da zorlaştırıyor. Değişim yönetimi açısından bu, kararların daha kısa aralıklarla gözden geçirilmesi ve daha sonra ayarlanması gerektiği anlamına gelir.

  • Nesnelerin İnterneti'nin arka planında hızla artan yalnızca ağ oluşturma değil. Bağlantılar da daha çeşitli hale geliyor. Bu, operasyonel eylemlerin sonuçlarının değerlendirilmesini zorlaştırır.

  • Belirsizlik: Artık sadece siyah ve beyazdan ibaret değil, dünya daha çelişkili. Şirketlerin artık yalnızca tek bir "sihirli çözüm" bulması gerekmiyor, bunun yerine farklı bakış açılarını ve olası yanıtları değerlendirmesi gerekiyor.


Değişime yeni bir boyut kazandıran tam da bu “VUCA ilkesi”dir. Bir değişim süreci tamamlandıktan sonra şirketler bir sonraki süreçle karşı karşıyadır. Bu açıdan şirketlerin katma değeri güvence altına alabilmeleri için daha çevik olmaları önemlidir. Geleneksel değişim yönetimi araçları ve değişim süreçleri yetersiz kalıyor. Örneğin, hem görevler hem de hedefler sürekli değişiyorsa, yıllık hedef anlaşmalarının pek faydası yoktur.


Bu bakımdan etkin değişim yönetimi, cesareti ve öncü ruhu güçlendiren liderlik araçlarını gerektirir. Çalışanların ayrıca yeni zorlukların üstesinden gelme ve tehdit edici senaryolarla başa çıkma konusunda yetkilendirilmesi gerekir.


Değişim Yönetimi, Organizasyon İçin Ne Anlama Geliyor?


Değişim yönetiminin şirketler için ne anlama geldiği, bir ERP sisteminin devreye alınmasıyla açıkça gösterilebilir. Şirket yönetiminin değişime dahil edilmesi özellikle önemlidir. Ancak bu, girişimin başarısına sözde bağlılıkla ilgili değil. Aksine, yönetim ilgili değişikliği tam olarak desteklemelidir; sanki bu, şirketin kararlı ve stratejik bir yeniden düzenlenmesiymiş gibi.


Ayrıca değişim yönetimi için ayrı ve özel kaynaklar her zaman mevcut olmalıdır. Pek çok şirket, değişim yönetimi ekibini mevcut teknik uygulama personelinden işe alma hatasına düşüyor. Sorun: Teslim tarihlerinin kısıtlı olması durumunda teknik ekipler yazılım ve donanım süreçlerine odaklanma eğilimindedir. İnsan faktörü hızla arka planda kaybolur. Örneğin bağımsız bir değişim yöneticisi, yöneticilere personel ile iletişim kurma ve değişim projesini organize etme konusunda destek verebilir.


Sonuç: Merkezi Bir Başarı Faktörü Olarak Değişim Yönetimi


Değişimler artık uzun aralıklarla değil, neredeyse her gün gerçekleşiyor. Dijitalleşme sayesinde neredeyse her gün yeni rakipler ortaya çıkabiliyor veya teknolojiler geliştirilebiliyor. Şirketlerin değişen koşullara çok esnek tepki verebilmeleri gerekiyor. Bu nedenle değişim yönetimi, kendi kendine yeten bir süreç olarak değil, bir şirketin yetkinliği olarak görülmelidir.


Bu yeterlilik, yöneticilerden üretim çalışanlarına kadar şirketin tüm çalışanlarını kapsamaktadır; "değişimin" uzun vadede ve sürekli olarak başarılı olmasının tek yolu budur.



abas-erp-yazilimi


Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page